Turumuz kişiye özel aracın sizi adresinizden alması ile başlıyor. İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Gidiş Terminali'nde buluşarak, check-in işlemlerimizi tamamlıyor ve Türk Havayollarının tarifeli seferi ile Paris uçuşunu gerçekleştiriyoruz. Varışımızın ardından bizi bekleyen aracımız ile şehrin her bir köşesinde tarihi dokuyu hissedebileceğimiz tam bir orta çağ kenti olan Rouen’e ziyaret ediyoruz. Heybetli tarihi kiliseleri, mükemmel müzeleri ve canlı kültürel yaşamı ile Rouen, Normandiya'nın en ilgi çekici ve tarihi açıdan zengin destinasyonlarından biridir. Rouen’ı gezdikten sonra Le Havre’de bulunan otelimize hareket ediyoruz. Konaklama otelimizde.

Sabah kahvaltısı sonrası 1944 yılında Müttefikler tarafından gerçekleştirilen Normandiya Çıkartmasının en önemli savaş alanlarını keşfediyoruz. Arromanches bu gezideki ilk durağımız. Bölgedeki tüm limanların Almanlar tarafından kontrol ediliyor olması Winston Churchill’i Normandiya kıyılarında yapay bir liman yapma fikrine iter. İngiltere’de bu amaçla yapılan 115 beton duba gemiler ile çekilerek bölgeye getirilir. 6 Haziran 1944 tarihinde dubaları İngiltere’den getiren gemiler koyda batırılarak yapay bir mendirek oluşturulur. Dubalar gemilerin yanaşması ve yükü boşaltması için konumlanır ve deniz üzerinden yüzen köprüler ile karaya her türlü mühimmat ve tıbbi malzemenin sevki gerçekleştirilir. Bu mühendislik harikası proje bir anlamda müttefiklere zaferi getirecek yolu açar. Bu gezilerimizin yanı sıra aynı zamanda Arromanches’ta Çıkartma Müzesi ziyaretimizi gerçekleştirip, sonrasında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Mont St. Michel'e hareket ediyoruz. Körfezin ortasındaki kayalık bir ada üzerinde kurulu ve Orta Çağ’dan beri bir haç yeri olan Mont St. Michel, şaşırtıcı medcezir olayının en iyi gözlemlenebildiği yerlerden biridir. Adaya özel otobüsler ile geçtikten sonra daracık eski sokakların içerisinden yürüyüp Benedikten manastırını dışarıdan görüyoruz. Vereceğimiz serbest zamanda daracık sokaklardaki dükkanları gezebilir ve ünlü omletinin tadına bakabilirsiniz. Mont St. Michel sonrası sahilden Le Vivier Sur Mer üzerinden, Bretonya bölgesinde yer alan St. Malo’ya varıyoruz. Bir zamanların korsan yatağı olan etrafı surlar ile çevrili tarihi şehirde yapacağımız yürüyüşün ardından gece kalacağımız otelimize geçiyoruz. Konaklama otelimizde.

Sabah kahvaltısı sonrası yarım saatlik bir yolculuk ardından Bretonya bölgesinde yer alan Dinan’a varıyoruz. Sıra dışı bir coğrafyaya sahip olan Dinan aynı zamanda kerpiç ve ahşaptan yapılma evleriyle ünlüdür. Dinan’da vereceğimiz kahve molası sonrası, olağan üstü peyzaja sahip bahçeleri ile ünlü Villandry Şatosuna gidiyoruz. 1906 yılında Joachim Carvallo tarafından satın alınan Villandry Şatosuna varıyoruz. Günümüzde aynı aile tarafından özel olarak işletilen şatoda, Napoleon Bonapart’ın kardeşi Jerome Bonapart’ın yatak odası, mutfak ve yemek salonu görülmeye değer. Şatonun muhteşem güzellikteki bahçelerini gezdikten sonra, Tours şehrine hareket ediyor ve varışın ardından otele yerleşiyoruz. Konaklama otelimizde.

Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından Loire vadisinin incisi olarak kabul edilen Chenonceau Şatosuna gidiyoruz. Cher nehri üzerinde bulunan şato aynı zamanda Hanımlar Şatosu olarak da biliniyor. 11. yy’da inşaatına başlanılan ve başlarda kale olarak inşa edilen şato 1547 yılında I. François’n ölümüyle II. Henry’ye geçer. II. Henry şatoyu metresi Diane de Poitiers armağan ettikten sonra Diane tarafından nehrin karşı tarafına inşa edilen bir köprü ile bir anlamda av şatosuna çevrilir. II. Henry’nin ölümünden sonra karısı Catherine De Medicis tarafından alınan şatoda Poitiers’in izlerini silmek için köprünün üzerine inşa edilen ilave bina ile bugün ki görünümüne kavuşur. Medicis İtalya’dan getirdiği mobilyalar ile kendi zevkine göre tekrar döşer. Özellikle mutfakları göz alıcı olan şatodaki iki büyük bahçe adını II. Henry’nin karısı Catherine ve metresi Diane’den alır. Chenonceau sonrası yarım saatlik bir yolculuk ardından Amboise şehrine geçiyoruz. Amboise Şatosu etrafı gören yüksek bir tepeye inşa edilmiştir. Bu şato yıllarca şehrin savunması için kullanılmış. 1516 yılında I. François tarafından baş ressam ve mühendis olarak davet alan Da Vinci öldüğü 1519 yılına kadar burada yaşar. Şatonun bahçesinde yer alan gotik stildeki Saint Hubert şapeli kendisinin gömüldüğü yerdir. Özellikle kale duvarları üzerinden Amboise şehrinin manzarası muhteşemdir. Gezi bitiminde Paris’e hareket ediyor ve otele yerleşiyoruz. Konaklama otelimizde.

Otelde alacağımız kahvaltı ile güne başlıyoruz. Öncelikle şehrin doyumsuz manzarasını izlemek için Paris'in olduğu kadar Fransa’nın da sembolü olan Eiffel Kulesi’ni ziyaret ediyoruz. Sonrasında tekne ile Seine Nehri’ni keşfetmek üzere ayrılıyoruz. Paris’in en muhteşem binalarını yakından görüyor, Seine Nehri’nin köprülerinin altından geçerek unutulmaz anlar yaşıyoruz. Bu tekne gezisi sırasında Amerikan Kilisesi, Millet Meclisi, Dışişleri Bakanlığı, Orsay Müzesi, Cité Adası, Notre Dame Katedrali, Adliye Sarayı, Conciergerie Hapishanesi, Belediye Sarayı, Modern Sanatlar Müzesi ve Louvres Sarayı görülecek yerler arasında bulunmaktadır. Nehir gezisi sonrası şehrin en ilgi çeken merkezlerinden biri olan hareketli Pigalle Semti’nden geçerek, günümüzde halen bohem yaşamın devam ettiği Ressamlar Tepesi adıyla bilinen Montmartre Tepesi’ne çıkıyoruz. Burada Sacré-Coeur’ü (Adaklar Kilisesi) gördükten sonra, Ressamlar Meydanı’nda portremizi yaptırmak ve yemek için serbest vaktimiz oluyor. Ressamlar Tepesi gezisinin ardından ünlü Champs Elysees caddesinden geçiyoruz. Tur bitimi otelimize transfer oluyor ve serbest zamanın tadını çıkartıyoruz.

Kahvaltının ardından rehberimizin belirleyeceği saate kadar şehri dileğimiz gibi keşfedebiliyoruz. Rehberimizin belirlediği saatte buluşuyor ve ardından Paris Havalimanına transfer oluyoruz. Türk Havayollarının tarifeli seferi ile İstanbul’a uçuyoruz. Turumuz önceden vermiş olduğunuz adrese yapılacak kişiye özel transferimiz ile sona eriyor.